Türk İslâm Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi
https://rrpubs.com/index.php/timad
<p>İlk olarak 2005 yılında 1. ve 2. Sayı ile yayın hayatına başlayan Türk İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi [TİMAD] yılda iki kez yayınlanan hakemli bir dergidir.</p> <p>TİMAD, sosyal bilimlerin uygulama ve teorik alanlarına katkı sağlayacak konuları bir araya getirme anlayışı ile sosyal bilimler alanının geliştirilmesinde önemli bir kaynak sağlamayı amaçlamaktadır:</p> <ul> <li>TİMAD, sosyal bilimlerin; tarih, sosyoloji, felsefe, coğrafya, arkeoloji, sanat tarihi, davranış bilimleri, eğitim bilimleri, ilahiyat, dil bilimi, edebiyat, iletişim ve güzel sanatlar, el sanatları, moda-tasarım ve mimarlık gibi ilgi alanlarında üretilen yayına dönük bilimsel katkılara açıktır. Bu alanlarda üretilen, özgün kuramsal yazılar; özgün araştırma makaleleri; belgeler ve yorumlar; uygulamalar ya da uygulamaya dönük yazılar; eğitim çalışmaları, eleştiri ve değerlendirme yazıları; TİMAD'a değerlendirilmek üzere gönderilebilir.</li> <li>TİMAD'a iletilen yazıların, başka bir yayın organında daha önceden yayınlanmamış olduğu veya bir başka yayın organına, eş zamanlı olarak, yayınlanmak üzere sunulmadığı kabul edilir.</li> <li>Bildiri olarak sunulmuş, ancak yayınlanmamış ve geliştirilmiş çalışmalara dergide yer verilebilir.</li> <li>TİMAD'da bir sayıda ikinci yazar değişmek kaydıyla bir yazara ait en fazla 2 makaleye yer verilebilir. </li> <li>Dergide İngilizce veya Türkçe bilimsel araştırma makalelerine yer verilmektedir.</li> </ul> <p><strong>Yayın Sıklığı [Yılda iki kez]:</strong> TİMAD yılda iki kez yayınlanmaktadır (<strong>Nisan</strong> ve <strong>Ekim</strong>). </p> <p><strong>Görünürlük:</strong> <a href="https://search.trdizin.gov.tr/tr/dergi/detay/765/turk-islam-medeniyeti-akademik-arastirmalar-dergisi">TR Dizin</a> ve <a href="https://rrpubs.com/index.php/timad/indexing">diğer veri tabanlarında</a> indekslenmektedir.</p>Red & River Publicationstr-TRTürk İslâm Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi2822-4612İstanbul, Şehzade ve Edirne, Selimiye Külliyelerinde İşlevsel Sistemler ve Kalite Analizi
https://rrpubs.com/index.php/timad/article/view/1976
<p>Tarihi yapılarda işlevsel sistemler olarak adlandırılan ısıtma, soğutma, havalandırma, aydınlatma, akustik, temiz ve atık su sistemleri ile çatı akaçlama sistemleri, yapıların uzun süre ayakta kalmasında en önemli etkenler arasında olmuştur. Yapıların su ihtiyacını karşılamak, atık ya da yağmur/kar sularının tahliye edilmesini sağlamak, mekânların ve kullanıcılarının ısıl konfor, doğal havalandırma, serinleme ve aydınlatma koşullarına yardımcı olmak üzere tasarlanan bu sistemler, yapıyla birlikte çoğunlukla bir vakıf eseri olarak inşa edilmişlerdir. Bu araştırma kapsamında Mimar Sinan’ın çıraklık eseri olarak atfedilen İstanbul, Şehzade Külliyesi ile ustalık eseri olarak anılan Edirne, Selimiye Külliyesi sahip oldukları işlevsel sistemleri açısından incelenmiş, bu sistemler, türleri, mimari özellikleri, konumları bakımından ilk kez tanıtılarak işlevsel kalite analizi bağlamında değerlendirilmiştir. Böylece Mimar Sinan’ın mesleğinin ilk dönemi ve son döneminde inşa ettiği iki külliye yapısında uyguladığı işlevsel sistemlerde karşılaştırmalı bir analiz yapılmıştır. Mimar Sinan’ın inşa ettiği külliye yapıları plan, mimari ve süsleme özellikleri bakımından oldukça fazla çalışılan bir konu olmasına rağmen, bu yapıların pasif yaşam koşullarının bir parçası olan işlevsel sistemleri açısından çok kısıtlı düzeyde incelenmiş olması, konunun özgünlük değerini artırmaktadır.</p>Gülşen DişliAli KaygısızFatih Semerci
Telif Hakkı (c) 2023 Türk İslâm Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2023-03-192023-03-19183617320310.5281/zenodo.7567452Bir İbadet Mekanının Dönüşümü: Hortacı Camii (Rotonda)
https://rrpubs.com/index.php/timad/article/view/1975
<p>Bu çalışmada Yunanistan’ın Selanik şehrinde yer alan Hortacı Camii tarihi geçmişi ve fiziksel değişimleri ile incelenmektedir. Yapı, bir Roma mabedi olarak 4. yüzyılda inşa edilmesinin ardından Hristiyanlığın kabulü ile kilise, Osmanlı Devleti’nin Selanik sınırlarında egemenlik kurması ile de cami olarak kullanılmıştır. Selanik’in Yunanistan’a geçmesi ile tekrar kiliseye dönüştürülmüştür. Tarih boyunca geçirmiş olduğu bu dönüşümler, yapı üzerinde fiziksel olarak izlerini bulundururken aynı zamanda geçmişin yorumlanmasında da toplumsal ve kültürel yansımalarıyla önem ifade etmektedir. Özelleşmiş yapılar olmaları ibadet mekânlarının dönüşüm ve yeniden işlevlendirme süreçlerini incelemeye değer kılmaktadır. Günümüzde müze olarak ziyaret edilebilen Rotonda (Hortacı Camii) da onlardan birisidir ve bu makale kapsamında veri toplamaya yönelik literatür taraması süreci yürütülerek araştırılmıştır. Yapı, tarih içinde geçirdiği dönüşümler ile fiziksel, kültürel ve dini bağlamda ele alınmaktadır. Sonuç olarak ise dini yapı türleri arasındaki dönüşüm dini ritüeller, mekânsal düzenleme ve yönelimler, mimari elemanlar ve sembolik anlamlar açısından değerlendirilmiş, benzerlik ve farklılıklar ortaya konmuştur.</p>Elif DurmazMehmet Uysal
Telif Hakkı (c) 2023 Türk İslâm Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2023-03-192023-03-19183620522710.5281/zenodo.7567470Aksaray İli, Akin Köyü Monografisi
https://rrpubs.com/index.php/timad/article/view/1972
<p>Çalışmayı ele almamızdaki amaç; Akin Köyü soyut ve somut kültürel mirasının ortaya çıkarılmasında yatmaktadır. Akin Köyü daha önce araştırmacıların ilgisini çekmemiştir. Araştırma da diğer önemli bir sebep kaya oyma mekânların hızlı bir yok oluş sürecine girmesidir. Araştırma köy monografisi şeklinde hazırlanmıştır. Soyut kültürel miras inanç, gelenek, folklor yerinde yoğun gözlem ve halk ile yapılan röportajlar ile gerçekleşmiştir. Somut kültürel miras, mimari eserlerin rölöve alımı, çizimlerin yayına hazırlanması ve fotoğraflama ile oluşturulmuştur. Mimari eser incelemesi birer adet cami ve çeşme ile üç adet kaya oyma mekân ile gerçekleştirilmiştir. Kırsal mimarinin belki de en eski şekli olan mağarada yaşama olayı Paleotik dönemde yoğun bilinmekle birlikte, Kapadokya bölgesinde Neolitik Çağda da devam ettiğinden bahsedilir. Akin köyü ve bölgesine 16. Yüzyılda başlayan göçlerle birlikte, insanların benzerlerini Kapadokya’da gördükleri kaya oymalarda, yer altı şehirlerinde yaşam şekli, mağaralarda uygulanmaya başlamıştır. Bu göç hareketliliği bölgede devam etmiş ve Akin Eski köyde yirmi adet mağarada yaşanmıştır. Mağaralarda doğan günümüzün yaşlıları burada insanların 1960’lı yıllara kadar ikamet ettiğini belirtmektedir. Günümüzdeki yeni yerine taşınan köyde yaşam 1966 yılında devletin desteği ile tapulu arazilerin halka dağıtılması ile başlamıştır. Akin Eski Köy cami kadim ahşap direkli cami geleneğimizin temsilcisi olarak varlığını sürdürmektedir. Yine tatlı su çeşmesi sivri kemerli formu, deposu, yalağı ile geleneksel su mimarimizin en güzel şeklinin bölgede yaşatmaktadır. İnsanlara ve hayvanlara hizmet etmektedir. Kültürel mirasımızın canlı kanıtları soyut ve somut eserlerimizi korumak ve yaşatmak gelecek nesillere borcumuzdur. Akin Eski Köyü ve çevresinde acil müdahale bekleyen eserler ve kaya oyma mekânlar ivedilikle korunmaya alınmalıdır.</p>Erkan AygörOkan Çelik
Telif Hakkı (c) 2023 Türk İslâm Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2023-03-192023-03-19183622925310.5281/zenodo.7655014Diyarbakır’da Lâle Devrinden Yansıyan Acı Yaşam Öyküleri: Zübeyde ve Leylâ Hanım Türbesi
https://rrpubs.com/index.php/timad/article/view/1973
<p>Osmanlı İmparatorluğu’nda Sultan III. Ahmet dönemi (1718-1730) tarih sahnesinde Lâle Devri adıyla tanınmaktadır. Sosyal yaşamdan mîmârîye birçok alanda değişimin hissedildiği dönemin sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’dır. Söz konusu devirde Osmanlı başkentinde saray, köşk ve konak gibi sivil yapı türlerinde inşâ faaliyetleri artmış özellikle meydan çeşmeleri başkente farklı bir kimlik kazandırmıştır. Çalışmada Lâle Devri’nde bani Köprülüzâde Abdullah Paşa tarafından eşi ve kızı için Diyarbakır’da inşâ edilen Zübeyde ve Leylâ Hanım Türbesi değerlendirilecektir. Bu dönemde süslemeye başkent dâhil olmak üzere dini mîmârîde pek fazla rastlanmadığından yapı büyük bir öneme sahiptir. Türbe, Nebi Camii’nin güneyine bitişik konumu, planı, kitâbeleri, süsleme programı ve açık kubbesi ile dikkat çekmektedir. Zübeyde ve Leylâ Hanım Türbesi Lâle Devri mîmârîsinin Anadolu’daki temsilcisi olarak bezemeleri ve şair Hâmi imzasını taşıyan mersiyesi ile ikonografik açıdan ele alınacaktır.</p>Cemal ÇIĞ
Telif Hakkı (c) 2023 Türk İslâm Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2023-03-192023-03-19183625528510.5281/zenodo.7564777Hurufat Defterlerine Göre Finike’deki Camiler (XVII.-XIX. Yüzyıllar Arası)
https://rrpubs.com/index.php/timad/article/view/1974
<p>Hurufat defterlerinde, vakıf ve vakıf müesseselerine dair önemli malûmatlar yer almaktadır. Bu da mevcut binaların yanı sıra vakfiyesi olmayan ve de zamanla tahribata uğrayarak yok olmuş yapılara dair bilgilere ulaşmamızı sağlamaktadır. Ayrıca kayıtlarda, vakıf yöneticileri başta olmak üzere; cami, medrese, mektep, mescit, muallimhâne ve zaviye gibi kurumlarda görev yapan kişilere dair atamalarda kaza esasına göre kaydedilmiştir. Belgelerdeki atamalar yalnızca kaza ve merkezler değil aynı zamanda köy ve yol güzergâhlarında yer alan vakıf eserlerin tespitine de imkân vermektedir. Vazife sahiplerinin isimleri ve ücretleri ile beraber atamalarının nasıl gerçekleştiği, tayin ve azil işlemlerinin nedenleri gibi teferruatlı bilgiler de defterlerde yer almaktadır. Bu bağlamda söz konusu defterler, ait oldukları bölgelerin; dinî hayatını, eğitim kurumlarını ve görevlilerin ücretleriyle de iktisadî durumunu yansıtmaktadır. Bu çalışmada ise günümüzde Antalya’ya bağlı bir ilçe olan Finike kazasına ait hurufat kayıtları incelenmektedir. VGMA’da yer alan Finike’ye ait 19 hurufat defterinde; kazanın XVII. yüzyıl sonlarından XIX. yüzyıl ortalarına kadar devam eden, camilere yönelik atamalar mevcuttur. Hurufat defterlerinden, Finike kazasının dinî yapılarından olan camilerinin yaklaşık iki asırlık döneme ait bilgilerine ulaşılabilmektedir.</p>Ayşe Balkaya
Telif Hakkı (c) 2023 Türk İslâm Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2023-03-192023-03-19183628730610.5281/zenodo.7567532Heybeliada Ruhban Okulu’nun Mimarisi ve Süsleme Özelliklerine Dair Tespitler
https://rrpubs.com/index.php/timad/article/view/1977
<p>Osmanlı İmparatorluğu’nda batılılaşma ve azınlık haklarının iyileştirilmesi hareketlerinin yoğunlaştığı 19 ve 20. yüzyıllarda, İmparatorluk sınırları içinde çok sayıda Rum ve diğer azınlıklara ait okul binaları inşa edilmiştir. Ruhban Okulu diğerlerinden farklı olarak tarihi bir geçmişe sahiptir. Bizans döneminden itibaren Manastırın yerine kurulan Ruhban Okulu bir ibadet yeri olmasının yanında saraydan ve ricalden kişilerin sürgüne gönderildiği bir yer olarak da karşımıza çıkmaktadır. Rum okullarının mimari programlarında; derslikler, atölyeler, laboratuvar, çok amaçlı salon, yemekhane, mutfak, spor salonu, kütüphane, öğretmen odası ya da odaları ve yatakhane gibi mekânlar bulunmaktadır. Bir Rum Okulu olarak Heybeliada Ruhban Okulu, yapı kompleksinin içerisinde yer almaktadır. Diğer bir ifadeyle okul yapısı ve ek binaları geniş bir arazide inşa edilmiştir. Okul yapısının yanı sıra, şapel, mutfak, çamaşırhane binası, ahırlar, avlu ve bahçe bulunmaktadır. 19.yy İstanbul kent mimarlığına büyük katkısı olan Ruhban Okulu mimarisi ve süslemesi ile Heybeliada’nın en göze çarpan eserleri arasındadır. Bu çalışmada Heybeliada Ruhban Okulu’nun mimari ve süsleme özelliklerine ilişkin bazı tespitler aktarılmıştır.</p>Zeynep Emel Ekim
Telif Hakkı (c) 2023 Türk İslâm Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2023-03-192023-03-19183630732610.5281/zenodo.7731414